Başkent
Atina, neolitik çağdan günümüze kadar yerleşime hep açık olan, Avrupa’nın tarihi başkentidir. Şehir, uzun soluklu,
heyecan verici tarihi boyunca, değerlerinin ve medeniyet anlayışının, M.Ö. 5. yüzyılda ("Perikles'in Altın Çağı"),
kendi coğrafi sınırlarını aşarak evrensel bir boyut kazandığı dönemde zirveye ulaşmıştır. Siyasal düşünce, tiyatro,
sanat, felsefe, bilim, mimari ve daha birçok entelektüel düşünce biçimi, dünya tarihinde benzeri olmayan, rastlantısal
bir zaman çakışmasında ve entelektüel mükemmeliyette bir doruğa varmıştır.
Böylece Atina, batı medeniyetinin beşiğini oluşturmuştur. Demokrasi, armoni, müzik, matematik, sanat (techni), gastronomi,
mimari (architektoniki), mantık (logiki), aşk (eros), bereket (euphoria) ve benzeri sayısız yunanca kelime ve anlamlar
birçok dili zenginleştirmiş ve farklı medeniyetlere ilham kaynağı oluşturmuştur.
Çağlar içerisinde, kenti fethedenler burada olağanüstü bir görkem ve cazibe teşkil eden eserlere izlerini bırakmışlar,
ender tarihî bir doku yaratmışlardır.
Atina, 1834 yılında, klasik geçmişinin armonik tonundan hareketle modern Yunan devletinin başkenti olmuştur.
Ancak aradan geçen iki yüzyıl boyunca rakipsiz çekiciliği ve aşırı ilgi uyandıran yapısıyla modern bir metropol halini almıştır.
Günümüzde, şehre gerçekleştirilecek bir ziyaret, eşsiz bir deneyim sunmaktadır. Antik çağ ve Ortaçağ’dan muhteşem anıtlar
ve sanat başyapıtlarının yanında 19. ve 20. yüzyılların mimari mirasının yer aldığı 6000 yıllık tarihe bir “yolculuk”.
Attika gökyüzünün cömertçe sunduğu, sıcaklık veren ve heyecan uyandıran şaşırtıcı ışığı, şehri çevreleyen alanın doğal
güzelliğinin büyüleyiciliği (“dantel” gibi uzanan deniz kıyısı, sahiller, dağ kütleleri), modern altyapısı ve Atinalıların
benzersiz canlılığının verdiği keyif sizleri kucaklamaktadır.
Avrupa'nın en büyüleyici ve en çekici başkentlerinden biri olan Atina, yılın her mevsimi ziyaretçilerini
kendisine hayran bırakmaktadır.