Flora
İlk kez Aristoteles, o dönemde Yunan coğrafyasında bulunan bitki ve hayvanların,
başka deyişle flora ve faunanın tamamını tanımlamaya çalışmıştır. Özellikle flora
hakkında “bitkiler üzerine” bilimsel çalışmasını yazmıştır, ancak bu eser günümüze
ulaşmamıştır. Aristoteles’in öğrencisi Theofrastos, yaklaşık 550 tür bitkiye
yer verdiği “bitkiler üzerine tarih” ve “bitkiler üzerine nedenler” eserlerinde
özellikle floraya ağırlık vermiştir. Daha sonra, M.S. 1. yüzyılda, hekim ve doğa bilimci
Dioskouridis, “tıbbi malzeme üzerine” eserinde, özellikle farmakolojik niteliklere
sahip yaklaşık 600 tür bitkiyi kayıt altına almıştır. Bu kitap, M.S. 512’de renkli
resimli şekilde, "Codex vindobonensis" adıyla yayınlanmıştır.
Büyük antik Yunan araştırmacıların ardından, doğaya olan ilginin bu sefer Orta ve Batı
Avrupa’da tekrar gelişmeye başlayacağı Rönesans’a kadar, yaklaşık bin yıllık karanlık
bir dönem takip eder. Avrupalıların ilgisi Yunan coğrafyasına da uzanır. Büyük bilim
adamları ve araştırmacılar, tarih dışında doğasını da incelemek için, o dönem Osmanlı
hakimiyeti altındaki Yunanistan’a gelirler ve çok değerli çalışmalar yayınlarlar. O
zamandan itibaren birçok büyük araştırmacı Yunan florası ile ilgilenmişlerdir.
20. yüzyılın gelişi ile Yunan coğrafyasında flora araştırması Yunan ve yabancı araştırmacıların
ve Üniversitelerin çok sayıdaki çalışmasıyla devam etmiştir.
1990 yılında başlayıp 1994 yılında sona eren, Ulusal Metsovio Teknik Üniversitesi’nin “Yunan
Doğal Çevresi için Bilgi Bankası Oluşturma Programı”, Yunan türlerinin çoğu için kuşkusuz
var olan bilgi boşluğunu gidermeyi amaçlamaktadır. O zamana kadarki bilgilerin toplanması
ve değerlendirilmesi ile 5.514 taksona varan tür ve alt türlerin kaydı mümkün olmuştur.
Bunlardan 1.000 üzerindeki tür hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır.
Çoğu nadir ve sadece sınırlı bölgede varlığını sürdüren endemik türlerin sayıları 1.063 tür ve alt
türe varmaktadır. Yunan florasının endemik türlerinin sayısının artacağı kesindir zira bilim sürekli
olarak yeni türler keşfetmekte ve tanımlamaktadır.
Endemik türler için en büyük tehlike, yolların açılması, otellerin, kayak merkezlerinin vb.
inşası ile nadir dağlık florayı etkileyen kontrolsüz otlatma ve dağ turizmi faktörlerinin
gelişimidir.